Yediğim içtiğim benim olsun artık gördüklerimi anlatayım değil mi :)) Yorgunluk ve düzensiz uykularım nedeniyle elim bir türlü fotograflara gitmediğinden başka konularda postlar girmiştim. Ama ne oldu tabii ki sevgili arkadaşlarımdan fırçayı yedim “bizi oyalama esas konuya gel” diye :)) Korkudan geçtim hemen akşam laptopun başına… Bu arada baştan söylüyorum boool fotolu bir çok postum olacak,ona göre :))
İlk durak New York demiştim hatırlarsanız. Burada ilk göze çarpan yaşayan, hareketli bir şehir olmasının yanında her milletten insanı barındırması. İstediğiniz kadar ilginç giyinin, farklı yada absürd olun kimse dönüp size bakmıyor, o derece rahatlar yani. Gelişmiş metro ağı sayesinde her yere ulaşabiliyorsunuz ama içleri bir o kadar eski ve sıcak olan metro durakları benim üstüme üstüme geldi diyebilirim. Yine benim dikkatimi çeken özelliklerinden biri gayet saygılı ve satış konusunda başarılı olmaları. Mesela birine çarptınız o sizden önce davranıp özür diliyor yada mağazadaki bir satış görevlisi sizi selamlayarak karşılayıp bir şey almasanız bile güleryüzle uğurluyor.
Bugün New York’un tarihi yerlerinden kareler var. İlk görmüş olduğunuz 5th Avenue’daki St. Thomas Episcopal Church
Brooklyn ile Manhattan arasında artan trafiğe çare olmak için John A. Roebling tarafından yapımına başlanan Brooklyn Köprüsü’nün 13 yılda tamamlanmış fakat talihsiz olaylarda birbirini izlemiş. 1865’den beri yaptığı çizim çalışmalarını bitiren John A. Roebling keşif sırasında geçirdiği bir kazadan 2 hafta sonra ölünce yerine mühendis oğlu projeyi devralmış. Washington Roebling’de köprü kulelerinin inşa edileceği su altı odalında vurgun yiyip yatalak olunca eşi Emily gayri resmi olarak mühendislik görevini sürdürerek köprüyü tamamlamış. Gotik tarzda yapılan ve 1883 de kullanıma açılan köprü 19. yüzyıl mühendisliğinin doruk noktası ve dünyanın 8. harikası olarak kabul görmüş.
Çektiğim onlarca köprü fotosundan sonra biz de hakettik kadraja girmeyi :))
Son olarak Amerika’nın en eski Anglikan kilisesi olan ve Wall Street’te yer alan gotik tarzdaki Trinity Kilisesi ile günü bitiriyor hepinize keyifli bir h.sonu diliyorum :))