Gezelim Görelim |
Stone Town’ın kısa da olsa ayrı bir yazı konusu olması gerektiğini düşündüm çünkü Zanzibar deyince muhteşem denizi, güneşi ve lezzetli deniz ürünleri ne kadar güzelse, başkenti Stone Town da tarihi, kültürü ve aslında biraz da hüzünlü geçmişi ile mutlaka görülmesi ve hissedilerek gezilmesi gerekli bir şehir.
yazının devamı…
“Yaklaşık 1 yıl sonra serinin ikinci yazısıyla karşınızdayız. Zanzibar gezimizin notlarını geç de olsa yazdık, umarım sizin içinde güzel bir rehber olur.” (Yazı Onur’a ait olup fotolar bendeniz tarafından cep telefonu ile çekimiştir)
Selous’da safari (linklerde notlarımızı bulabilirsiniz) oldukça keyifli ancak bir o kadar da yorucuydu. Sabah en geç 6’da gün ışırken kalkıp öğlen 1-2 saatlik kısa bir mola hariç ki bu molada da hava yaklaşık 40 dereceye vuruyor ve feci bunaltıcı oluyordu tüm gün araç üzerinde hoplaya zıplaya dolaşmak doğal olarak 3 gün boyunca bizi oldukça yormuştu. Böyle olacağını da doğrusu tahmin ettiğimizden safari sonrasına uzun süredir incelediğimiz ve gitmeye niyetlendiğimiz Zanzibar seyahatini ekledik.
Zanzibar’a ulaşmak için Selous’dan pır pır uçaklarla başkent Dar Es Salaam’a geri geliyor ve buradan gene başka bir pır pır uçakla yaklaşık 30 dakikalık bir yolculuk yapıyorsunuz. Türkiye’den safari yapmadan direkt gelmek isteyenlere THY’nin Dar Es Salaam’a direkt uçuşu olduğunu ve saçma saatleri hariç çok da yorulmadan ulaşabileceklerini tekrardan hatırlatmak gerekiyor.
yazının devamı…
Safari serüvenimize daha uçaktan adım atar atmaz başlamıştık aslında. Havaalanı ( daha doğrusu düzleştirilmiş tarla) ile kamp arası yaklaşık 1 saat ve iner inmez bize yorgun olup olmadığımızı ve kısa bir safari yapmayı isteyip istemediğimizi sordular. Tabi ki cevabımız evet idi ve direkt olarak safari serüvenimize başladık. Safari gerçekten çok değişik bir tecrübe bazen dakikalar hatta saatlerce jeeplerle dolanıp görmeyi beklediğiniz hayvanlara rastlayamıyorsunuz bazen ise hiç de beklenmedik bir anda karşınızda inanılmaz görüntüleri ve haşmetleriyle beliriyorlar. Bu ilk safari deneyimimizde de çok şanslıydık doğrusu, bir ağaç gölgesinde bir arada duran tam 6 tane erkek aslana rastlamamız tam manasıyla tatile harika bir başlangıç yapmamızı sağladı.
yazının devamı…
Öncelikle uzun bir aradan sonra bloguma geri döndüğüm hatta dolu dolu döndüğüm için mutluyum 🙂 Bildiğiniz üzere düğün ve doğum fotoğrafları ile yoğun geçen yaz döneminde değil bloguma bakacak facebook sayfamda çektiğim hikayeleri paylaşacak vakti bile zor buldum. Neyse ki şimdi biraz vakit bulabildim ve arayı kapamaya niyetliyim 🙂
yazının devamı…
İnsanoğlu kuş misali ama bu sene henüz bizim için geçerli değil 🙁 Fotoğraf çekimleri, editler derken hiç bir şeye zamanım yokken hep yaptığımı yapıyorum ve açıyorum tozlu fotoğraf arşivini daha önce gidip gördüğüm yerlerden seçiyorum bir kaç kare. Hem kafam dağılıyor hem ruhum gezintiye çıkıyor… Bu defa LosAngeles gezimizin duraklarından bir olan San Diego ‘da uğradığımız Coronado Island.
yazının devamı…