09 December 2013
Bir kaç yıldır özellikle bayramlara da denk getirerek yılda bir kere de olsa uzak yerlere seyahat etmeye ve de farklı kültürleri keşfetmeye gayret gösteriyoruz. Keşke hem zaman hem de maddi anlamda daha fazla imkan olsa da bu gezilerin frekanslarını artırabilsek çünkü her gezimiz sonrası ayrı kültürlerden insanları tanımaktan ve onların yaşamlarına bir miktar da olsa dokunabilmekten büyük keyif alıyoruz. Dünyanın çok farklı yerlerinde sadece TV’lerde seyrettiğimiz hayatlardan çok daha fazlası olduğunu ve aslında dünyada bir çok insanın bizim elimizdeki imkanların çok ama çok daha azına sahip olmasına rağmen ne kadar mutlu olduklarını gördükçe içinde yaşadığımız hayat şartlarını kısa süre için de olsa sorguluyoruz.
Felsefi tarafı bir kenara bırakırsak 2013 yılı başladığında Kurban Bayramı tatilinin 1 tam hafta sürmesi ve hemen takip eden bir sonraki hafta başının da 29 Ekim tatiline denk gelmesi bizi oldukça heyecanlandırdı ve toplamda 17-18 gün sürecek bir tatilin planlarını yapmaya başladık. Ne yazık ki bu heyecan kısa sürdü ve benim işim ve belirsizlikler nedeniyle planların hepsini bir süre için rafa kaldırmak ve bekleme sürecine girmek zorunda kaldık. Bir kaç ay içinde her şey netleşince de sadece bayram süresince vaktimiz kalmış ve ucuz uçak biletlerini ise çoktan kaçırmıştık.
Aklımızdaki alternatiflerden bir tanesi de Uzakdoğu seyahatiydi. Genelde tüm gezilerimizi kısa da olsa bir deniz tatili ile kombine etmeyi sevdiğimizden uzakdoğu bu açıdan bizi büyük fırsatlar vaad ediyordu fakat bizde sonbahar ayları da genel olarak Uzakdoğu’nun yağışlı sezonuna denk geldiğinden bir taraftan da bir türlü tam olarak içimize sinmiyordu. Sonunda kendimizi bol bol telkin ederek programımızı yaptık ve uçak biletimizi aldık.
Evet belki tam bir gezgin değiliz, her yerde kalıp her şeyi yeriz, korkusuzca her deliğe girip rahat rahat dolaşabiliriz gibi bir iddiamız yok ama klasik bir turist olmadığımız da kesin. Bu seferde mümkün olduğunca konfordan da ödün vermeden ancak içimizdeki kaşif ruhunu da dinleyerek programımızı yaptık. Evet bu gezi kesinlikle kültür gezisi olacak ve çok yorulacağız…
12 Günde 4 Ülkeyi gezeceğiz. Malezya aktarmalı Bangkok’a gidecek, oradan dünyanın 8. harikası olarak nitelendirilen Angkor Wat tapınaklarını görmek için Kamboçya’ya geçeceğiz. Daha sonra ülkemizde daha çok balayı adası olarak bilinen fakat dünyanın kültürel anlamda en özgün noktalarından birisi olan Bali adasına görüp son olarak da Uzakdoğunun Avrupalı’sı Singapur’da bir nebze de olsa yorgunluk atacağız.
İlk hedefimiz Asya klasiği Bangkok. Çok yakında 🙂
Yorum Bırakmak İçin